Denizli’nin Güzelpınar köyünde keçi yetiştirerek geçinmeye çalışan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Mustafa Özpek, balığı ilk kez askerlik görevi sırasında İstanbul’da yedi. Askerlik dönüşü “otobüs parası biriktirmek için” gittiği Almanya ve Avusturya’da işçi olarak çalışan Özpek, gerekli parayı yaklaşık 5 yıl gece gündüz çalışarak denkleştirdi.
Yurda dönünce hayal ettiği otobüsü alarak yolcu taşımacılığına başlayan Mustafa Özpek, alabalık çiftliği kuran amcasına ortak oldu. Bir süre bu işle yakından ilgilenmeyen Özpek, yatırım yaptığı balıkların ölmeye başlamasıyla soluğu veterinerde aldı.
O dönemde bilmediği bir işe para yatırdığı için pişmanlık duyan Özpek, Almanya’da biriktirdiği paraların bitip yeniden çobanlığa başlayacağını düşünerek sıkıntılı günler geçirdi.
Kullandıkları alabalık yeminin yetersiz olduğunu gören Özpek, yem sorununu çözünce işini hızla büyütmeye başladı ancak bu sefer de pazarlama sıkıntısı ile karşılaştı.
“DELİ DANA HASTALIĞI” İLE BAŞLAYAN İHRACAT
Anadolu insanı yeterince balık tüketmediği için bu işte gelecek görmeyen Özpek, beyaz eşya ticaretiyle uğraşmaya başladı. Balıkçılığı mazide bırakan Özpek, bir gün oğlunun dereden tuttuğu balığı heyecanla göstermesi üzerine, aslında bu işi çok sevdiğini hatırladı ve tekrar bu alanda uğraş göstermeye karar verdi.
“Bu işi en iyi ben yapmalıyım” diyerek alabalık tesisleri kurmaya başlayan Özpek, Ege ve AkdenizBölgelerini dağ tepe dolaşarak dereleri ve temiz su kaynaklarını tespit etti.
İngiltere’de ortaya çıkan “deli dana hastalığı” sonrası Avrupa’da beyaz et talebindeki hızlı artışı iyi değerlendiren Özpek, Türkiye’den balık ihraç etmek isteyen Alman firma yetkilisinin çiftliklerini ziyaret etmesiyle yeni bir döneme adım attı.
Bu ziyaret sonrası kapasitelerinin çok üzerinde sipariş alan Özpek, kiralık bir tesiste işçileriyle 15 tonluk ilk partiyi yetiştirmek için 2 gün uyumadan çalıştı. Gönderilen ilk ürünlerin o dönem alabalıklarıyla ünlü olan Kuzey Avrupa ülkelerinden çok daha kaliteli olduğunun görülmesiyle siparişler birbirini kovaladı.
İhracat fırsatından daha iyi yararlanmak isteyen ve fuarları gezmeye başlayan Mustafa Özpek, Avrupalıların alabalığı en fazla füme olarak tükettiğini gördü ve ülkenin o dönemdeki ilk balık işleme tesislerinden birini kurdu.
RUSYA PAZARIYLA BÜYÜMEYE DEVAM
Mustafa Özpek yaptığı açıklamada, ilk başladıkları dönemde yabancı alıcıların Türklerin bu işi yapabileceğine inanmadığını, kısa sürede en iyisini yaparak kendilerini kanıtladıklarını belirterek, Kuzey Avrupa firmalarına karşı rekabette başarılı olarak kısa sürede Avrupa geneline satış yapmaya başladıklarını anlattı.
Alabalığa 15 senedir durmadan yatırım yaptıklarını, gelinen noktada Denizli’nin de aralarında bulunduğu şehirlerde 10 çiftlikte yıllık 4 bin ton alabalık ürettiklerini dile getiren Özpek, geçen yıl 14 milyon avro değerindeki balığı füme olarak Almanya, Hollanda, Danimarka gibi Avrupa ülkelerine ve Rusya’ya ihraç etmeye başladıklarını ifade etti.
Yeni devreye aldıkları yem fabrikasıyla entegre zinciri tamamladıklarını, bundan sonra Rusya’da büyümeye hız vereceklerini belirten Özpek, dünya genelinde yeni pazarlara açılmaya çalışacaklarını bildirdi.
Özpek, 1974’de başladığı alabalık serüveninde geldiği noktayı başarılı bulduğunu ama yeterli görmediğini kaydederek, şöyle konuştu:
“Ben inanıyorum ki büyük olan Allah, çalışıyorsan, doğruysan, dürüstsen senin yollarını açıyor. Bunlar hep benim başarım değil, iyi niyetimin karşılığını gördüm. Herkesten yardım gördüm. Ben 71 yaşındayım, Sabah namazından sonra işimin başındayım. Bazen yorgunluktan evimin merdivenlerini çıkamaz duruma geliyorum. İki oğlum var, halen gece gündüz çalışıyoruz. 240’a yakın çalışanımız var, daha da artırmak istiyoruz. Allah müsaade eder de yaşımız yeterse bu çobanın hikayesi devam edecek. Daha çok üretmek daha çok döviz getirmek daha çok insana ekmek kapısı açmak istiyorum.”
Balıkta en büyük üretici ülkelerden birisi olmasına rağmen Türkiye’de tüketimin düşük kaldığını vurgulayan Özpek, özellikle çocukların daha fazla alabalık yemesi gerektiğini, bu hedefi para kazanmaktan daha önemli gördüğünü ve ileriki dönemde bu soruna odaklanacağını sözlerine ekledi.