Törende konuşma yapan Türkiye’nin Paris Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa, 1970’li ve 1980’li yıllarda ASALA’nın yurt dışında görev yapan Türk diplomatlarına karşı silahlı ve bombalı saldırılar düzenlediğini anımsattı.
ASALA’nın suikastlarında 34 Türk personelin şehit olduğunu ve pek çok da yaralı bulunduğunu ifade eden Musa, şöyle konuştu:
“Ülkemizin ve bakanlığımızın yaşadığı bu acının tarihte bir benzeri görülmedi. Hiçbir dönemde başka hiçbir ülkenin diplomatları böylesine sistematik suikastlara maruz kalmamışlardır.
Terör örgütü ASALA ve bu teröre kurban verdiğimiz meslektaşlarımız, yalnızca bu görevi ifa ettikleri için, Türkiye’nin hizmetinde oldukları için, yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil ettikleri için şehit edildiler. Hatıraları önünde saygıyla ve minnetle eğiliyoruz.”
“Bu acı geçmişimizi unutmamamız, büyük bir önem taşıyor”
Şehitlerin çoğunun katillerinin yakalanamadığını ya da yakalanmadığını dile getiren Musa, cinayetlerin faili meçhul olarak kaldığını belirtti.
Musa, “Bu ağır yük karşısında her daim teyakkuzda olmamız ve şehitlerimizle birlikte, onların acılı aileleri ile birlikte, bu acı geçmişimizi unutmamamız, büyük bir önem taşıyor.” dedi.
Anma törenin esasen Büyükelçi İsmail Erez ve makam şoförü Talip Yener’in şehit edildikleri “Bir Hakeim” köprüsünde düzenlemeyi öngördüklerini aktaran Musa, “Ancak günümüzde de diplomatlarımıza yönelik, devam eden güvenlik tehdidinin had safhada olduğu hepinizin malumudur. O itibarla bu düşüncemizden imtina ettik. İnşallah şartlar müsait olduğunda şehitlerimizin toprağa düştükleri yerlerde de bu anma törenlerini düzenleme fırsatına kavuşmuş olacağız.” diye konuştu.
ASALA tarafından şehit edilen Büyükelçi İsmail Erez ve makam şoförü Talip Yener başta olmak üzere teröre verilen kurbanların anısına “Bir Hakeim” köprüsüne bir plaket asmak için müracaatta bulunmuş olduklarını anlatan Musa, şunları kaydetti:
“Sayın selefimin yapmış olduğu bir müracaat vardı. Ben de birkaç kez bu talebi her düzeydeki muhataplarımın dikkatine getirdim. Ancak Fransız makamlarından bugüne kadar bu konuda bir dönüş alabilmiş değiliz. Bu çifte standart Ermeni meselesinin ülkemiz için ne denli önemli ve hassas bir konu olduğunu da göstermektedir.
Bu konuda ülkemize yönelik olumsuz algıyla mücadele edebilmek için ülkemizin, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde yaptıkları bir ortak tarih komisyonu oluşturulması önerimiz ile diyalog çağrımızın Fransız makamlarına tekrar hatırlatılması, sözde inkar yasası girişimlerine karşı hazırlıklı olmamız her zamankinden daha büyük önem taşıyor. Bu konudaki girişimlerimiz devam ediyor. Görece ilerleme kaydedildiğini söylemek mümkün ama tamamen sonuç aldığımızı söylemek için de bir hayli erken.”
