Avcı, Cenevre Üniversitesi’nde gerçekleşen törende yaptığı konuşmada, “Herakles Lahdi’nin ülkemize iade süreci, uzun yıllardır verilen uluslararası mücadelenin yeni bir safhasını oluşturuyor. Bu başarı, hem eserlerin götürüldüğü pazar ülkelerin resmi makamları ve yatırımcıları için hem de kaynak ülkeler için cesaretlendirici bir örnek olmuştur” diye konuştu.
Avcı, kültür varlıklarının ait oldukları ülkelerde ve o ülkelerin kültür hayatlarında yer alması ilkesinin, uluslararası mevzuat ve etik tartışmaları kapsamında her geçen gün daha da güçlendiğini vurgulayarak, “Hukuki mücadeleleri, iddiaları ve karşı iddiaları bir yana bırakırsak basitçe, bir tarihi eserin coğrafi, kültürel ve sanatsal bağlamından koparılmasının aslında bir ülkenin kültürünün değil, bütün bir dünya medeniyetinin bütünlüğünün tahrip edilmesi anlamına geldiğini unutmamalıyız” ifadesini kullandı.
“Kültür varlıklarının iadesi için gerekli girişimleri yapmaya devam edeceğiz”
Ülkelerin ve onlara en çok ihtiyaç duyan yeni kuşakların, kendi kültürlerine ulaşmalarını engelleyen yasa dışı kültür varlığı hareketliliği sorununun yakın, orta ve uzun vadede çözülebilecek boyutları olduğunu anlatan Avcı, şunları kaydetti:
“Konuyla bağlantılı her kurum ve kişinin bu konudaki hassasiyetini koruması gerekiyor. Bu kapsamda, öncelikle UNESCO 1970 Sözleşmesi’ni ve bu sözleşme çerçevesinde yapılan çalışmaları Türkiye olarak ısrarla desteklediğimizi, bu yasal organizasyonların iyi işlemesini sağlayacak araçlarımızı güçlendirmek için bütün iş birliği imkanlarını da değerlendirmeye kararlı olduğumuzu ifade etmek isterim. UNESCO 1970 Sözleşmesi, Alt Komite üyeliğimiz ve raportörlüğümüz esnasında konuyu çok daha yakından takip etme ve katkı sağlamaya gayret edeceğiz. Bunun yanında, devletimiz, ülkemizden yasa dışı olarak çıkarılmış bütün kültür varlıklarının iadesi için çalışmaya ve gerekli girişimleri yapmaya devam edecektir.”
Avcı, bir diğer önemli konunun da Suriye ve Irak gibi çatışma alanlarında kültür varlıklarının korunması meselesi olduğunun altını çizerek, arkeolojik yerleşimler ve Halep gibi yaşayan şehirlerin tahribatı yanında, taşınır objelerin kaçakçılığının önlenmesinin de bakanlığının öncelikleri arasında olduğunu ifade etti.
Avcı, Herakles Lahdi’nin Türkiye’ye iade sürecindeki katkılarından dolayı, gümrük yetkililerine, emniyet mensuplarına, hukukçulara, bakanlık uzmanlarına ve özellikle de Türkiye’nin avukatı Prof. Dr. Marc-Andre Renold’a teşekkür etti.
Bokova’dan Türkiye’ye övgü
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Direktörü Irina Bokova da törende yaptığı konuşmada, “Türkiye, UNESCO 1970 Sözleşmesi’nin en büyük savunucularındandır” dedi.
Bokova, lahdin iade sürecinde Türkiye ile İsviçre arasında iş birliğinin uluslararası kültürel diplomasi alanında köprüler kurulması için diğer ülkelere örnek teşkil ettiğini kaydetti.
Törene, Cenevre Kantonu Ekonomi ve Güvenlikten Sorumlu Bakanı Pierre Maudet, Cenevre Üniversitesi Rektörü Yves Flückiger, Cenevre Üniversitesi Sanat Hukuku Merkezi Müdürü Marc-Andre Renold, Cenevre Sanat Tarihi Müzesi Müdürü Jean-Yves Marin, Türkiye’nin Bern Büyükelçisi İlhan Saygılı, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi Nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Naci Koru, Dünya Ticaret Örgütü Nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Kemal Madenoğlu ve çok sayıda davetli katıldı.
Konuşmaların ardından Bakan Avcı ve beraberindeki heyet Cenevre Üniversitesi Arkeoloji Bölümünde sergilenen Herakles Lahdi’nin bulunduğu alanı ziyaret etti.
Ziyarette, İsviçrelilerin lahide büyük ilgi gösterdikleri görüldü.
Öte yandan Bakan Avcı, UNESCO Genel Direktörü Bokova ile Cenevre Üniversitesi Rektörlüğünde ikili görüşme gerçekleştirdi. CENEVRE
Herakles Lahdi ve Türkiye’ye iade süreci:
Cenevre Gümrüğünde 2010’da ele geçirilen ve Anadolu kökenli (Perge) olduğu tespit edilen Herakles Lahdi’nin Cenevre Başsavcılık Makamınca yürütülen soruşturma sonucunda Türkiye’ye iade edilmesine 2015 yılında karar verilmişti. Karşı taraf, konuyu üst mahkemeye taşıyarak iade kararına itiraz etmişti.
Ancak karşı tarafın temyiz başvurusunu geri çekmesiyle lahdin Türkiye’ye iadesi önünde bir engel kalmamış ve karar kesinleşmişti.
Eserin Türkiye’ye iade süreciyle ilgili yapılan görüşmeler sonucunda, Herakles Lahdi’nin Cenevre Üniversitesi’nde 3 ay süreyle sergilenmesi, 3 ayın sonunda da (eylül ayı içinde) eserin Cenevre’den Antalya’ya naklinin sağlanması yönünde fikir birliğine varılmıştı.
Herakles Lahdi, yaklaşık 235 santimetre boyunda ve 112 santimetre genişliğinde ve 3 ton ağırlığında. Arkeoloji literatüründe “Torre Nove” olarak adlandırılan tipte “Küçük Asya Lahit” grubuna giren Herakles Lahdi’nin, Antalya’nın Aksu ilçesi sınırları içerisinde yer alan Perge antik kenti nekropolünde geçmiş yıllarda meydana gelen kaçak kazılarla bulunduğu ve yurt dışına kaçırıldığına ilişkin önemli delillere ulaşılmıştı. Lahit üzerinde Herakles’in 12 işi tasvir ediliyor.