Site icon DieHaber.Com

YİRMİ BEŞ YIL  – MESLEĞE MERHABA (1)

Hüseyin Ocar

Aslında benim danışmanlıĝa başlamam biraz kendiliĝinden gelişti.

Sene 1986, o dönemlerde göçmenler için en önemli haber kaynaĝı olan Köln Radyosunda Sosyal Danışman alınacaĝına ilişkin bir duyuru.

Belirtilen kriterler ben de var, eşime bakıyorum, başvuracaĝım diyorum ve başvurumu gönderiyorum, sonrada unutuyorum.

Uzun bir zaman sonra postadan bir davetiye çıkıyor.

Frankfurt`da sınavlar var. Yazılı ve sözlü bir ön eleme.

Yaklaşık yüz kişi  var başvuran.Yazılı sınavdan sonra elli kişi kalıyoruz.

Sırada sözlü  sınav var.

Karşımızda  dönemin  en tanıdık Türkdanış görevlisi “Fuat BULTAN” ve diĝer sorumlular.

Sözlü sınav sonuçlarını bir salonda oturarak bekliyoruz. Almanya genelinde yirmi beş kişilik bir kadro açılacaĝı söyleniyor.

Kazananların isimleri okunmaya başlanıyor sırayla.

Bir,beş, on üç,on yedi, yirmi iki, ben yokum, yavaş yavaş toparlanıyorum,

benimle birlikte başka arkadaşlar da toparlanıyor.

Yirmi dört.

Kapıya doĝru yöneliyorum. Çıkmak üzereyim .

Yirmi beş.

Ben ismi duymuyorum. Dışarıya doĝru çıkarken Süleyman arkadaş arkamdan baĝırıyor.

Hüseyin nereye be diye.

Evet, yirmi beşinci isim benmişim gerçekten.

Deĝişik yerlere başvurular yapıyorum ve 1987 Nisan ya da Mayıs`ın da Koblenz`e  AWO ile görüşmeye çaĝrılıyorum.

Benimle birlikte Almanya`nın deĝişik bölgelerinden gelen dört arkadaş daha var.

Yapılan görüşmelerden sonra benim göreve başlayabileceĝim iletiliyor.

Seviniyorum .

Gönüllü olarak yaptıĝım çalışmalar,  mesleĝim olmuştu artık.

Danışmaya gelen insanların büyük bir bölümü Almanya`ya geliş tarihlerini ve işe başlama tarihlerini ezbere bilirler.

Ben de bu yazıyı yazarken işe başlama tarihinin ezberimde olduĝunu farkediyorum.

15.06.1987 Andernach.

Altı aylık bir deneme süresi var. Bu süre icinde AWO `nun Huzur evinde bir oda da kalıyorum.

Oda arkadaşım vicdani redci bir öĝrenci. Klasik müzik ile ilgileniyor.

Altı ay boyunca  bana her akşam özel konser veriyor, sürekli keman elinde  ve ben  ondan sonra uzun bir süre klasik müzik dinlemiyorum.

Akşamları gece hemşirelerinin televizyon odasında vakit geçiriyorum.

Kısa sürede hepsini tanıma imkanım oluyor.

İlk defa Feldsalat (su marolu-Kadir`in tercümesi)  denilen yeşil salatayı yiyiyorum, hemde her akşam.

Huzur evinde yaşlıların yaşamlarını gözlemleme olanaĝını yakaladıĝım için kendimi şanslı hissediyorum.

Sosyal danışman olarak çalışmaya başladıktan sonra tanıdıĝımı sandıĝım insanları ve Türkiye`yi aslında ne kadar az tanıdıĝımı fark ediyorum.

Türkiye`nin deĝişik bölgelerinden gelen yüzlerce göçmen ve beraberlerinde getirdikleri dilleri, inançları bölgelere özgü gelenek ve görenekleri.

Hepsi hem  farklı,  bir o kadar da çok yakın.

Yirmi beş yaşında, insanların sorunlarının çözümü için çabalayan bir danışman.

Büroya ilk gelenler oldukça mesafeli davranıyorlar.

Beni sınıyorlar .

İşe girmek için verdiĝim sınavlardan daha da zor.

İlk danışmaya gelen Rasselstein firmasında çalışan bir işçi. Ufak boylu, biraz kilolu, mavi gözlü, çok acelesi varmış gibi bir hali var.

İlk sorusu  „evli misin?“.

Bereket evliyim, ordan yırtıyorum.

Sonra “çok da gençmişsin yahu“ derken de  „sen bu işten anlarmısın ki“ demeye getiriyor.

Andernach `da Hampar`ı tanıdım. Sıcak bir insan ve iyi bir tamirciydi.

Arkadaşı Mehmet Çanakkale`den, eşi arnavut kökenli çok iyi bir terzi.

Ali Hocayı tanıdım, halk oyunları dendiĝinde herşeyi unutup atlayarak arabasına, kurs vermeye koşan eski milli koşucu, Taşkulak ailesini tanıdım, yıkılan ön yargıları gördüm bir süre sonra.

Her işe koşan Bekir Bey, toplantıların olmazsa olmazı Hüseyin, gençleri bir araya getiren Yasemin, Yılmaz, Murat ve aktifleşen onlarca insan.

Mustafa Beyin kahvesinde sabahlara kadar yapılan toplantılar ile bir kültür derneĝi kuruyoruz ve uzun zaman türkler arasında sosyal aktiviteler organize ederek özellikle gençleri ve kadınları etkinliklerin içine katıyor  bir anlamda örgütlülüĝün sonuçlarını birlikte yaşıyoruz.

Andernach`da yabancı düşmanlıĝına karşı 90`lı yıllarda büyük bir yürüyüşe katılıyoruz.

Daha önce  hiç bir aktif çalışmada yer almayan aileler  oradaydı ve gözlerinin içindeki ışıltı bende hala canlı.

Birşey çıkmaz denilen Andernach`da bir dernek kurulmuş, otuz kişilik, gençlerden oluşan Halk Oyunları Ekibi, daktilo kursu, almanca kursları, okuma-yazma kursları, biçki-dikiş kursları, saz kursu ile göçmenlerin sosyal yaşama aktif katılımları saĝlanırken, ortaya çıkan enerji politik alanda da etkisini göstermiş kısa sürede partiler ve sendikalar ile kurulan ilişkiler ile göçmenler varlıklarını gösterir olmuşlardı.

1987-1992 arası Andernach`da yapılan çalışmalar ile bir yandan gençlerin iş ve meslek eĝitimi için önemli adımlar atılırken, diĝer yandan „bir şey çıkmaz“ anlayışı yerini „çalışırsak ve örgütlenmesini bilirsek bir şey olur“ anlayışına bırakmıştı.

(Güzel insan Mehmet`in anısına)

Exit mobile version