Site icon DieHaber.Com

Türk-Alman Sağlık Vakfı’dan “Demokrasi ve Tolerans” konulu sempozyum

Türk-Alman Sağlık Vakfı’nın Konrad Adanauer Vakfı ile Frankfurt’ta düzenlediği ‘Radikalizm ve Şiddete Karşı Demokrasi ve Hoşgörü’ konulu sempozyumda, ”Birlik ve bütünlük içerisinde varlığını sürdürmek zorunda olan toplumsal bir yapının bünyesinde yer alan farklılıkların birbirlerine karşı toleranslı olmaları, benlerini öteki benlere sürekli açık tutmalarıyla ancak mümkündür” denildi.
Frankfurt am Dom’da düzenlenen sempozyumu Konrad Adenauer Vakfı Hessen Eyaleti Yöneticisi Dr. Thomas Ehlen ile birlikte yapan Türk Alman Sağlık Vakfı Başkanı Dr. Yaşar Bilgin yaparak konukları selamlayıp, ”Hoş geldiniz” dedi.
Türkiye Frankfurt Başkonsolosu Burak Karartı’nın da aralarında olduğu sivil toplum örgütü ve iş dünyasından çok sayıda Türk ve Alman’ın izlediği sempozyumun ayrıca ilk bölümünde Politika Bilim Uzmanı Dr. Rudolf Van Hüllen, ikinci bölümünde ise Giessen Justus Liebig Üniversitesi İslam Bilimleri Bölümü’nden Prof. Dr. Yaşar Sarıkaya’da görüşlerini anlatıp soruları yanıtladılar.

Birlikte direnmeliyiz

Sempozyumda konuşan Hessen Eyaleti İçişleri ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Peter Beuth ise, sadece Almanya’da 1651 potansiyel terörist olduğuna işaret ederek ” Tüm dünyada terör tehditi artarak büyümekte. Yaşam değerlerimizi, fikir özgürlüğümüzü tehdit eden teröre karşı hep birlikte direnmeliyiz. Gençlerimizi aşırılıkların her türünden korumalıyız.” dedi.

Dünyayı terörle tehdit ediyorlar

ABD’ye yönelik 11 Eylül 2001 saldırılarıyla şiddetin yeni bir boyuta geçtiğini, terörün bu tarihten itibaren medyada olağanüstü yer bulduğunu belirten İçişleri Bakanı Peter Beuth, “Terör organizasyonunun kendi haber ajansı olmasını hayretle karşılıyoruz. Korku yaymak için bu ajans üzerinden fotoğraf ve film dağıtıyor, taraftar ve sempatizan topluyorlar. DEAŞ, özgür dünyayı terörle yıldırmaya çalışıyor. 1651 teöristin tespit edildiği Almanya’da elbette bu tehlike ile karşı karşıya.  2016 yılında 12 kişinin yaşamını yitirdiği Berlin’deki Noel panayırına saldırı dehçet ve çok çok üzücü. Konserlere eğlence yerlerine yapılan saldırıların amacı batı değerlerini yıpratmaktır. Terör saldırıları basın ve fikir özgürlüğünü de tehdit ediyor” dedi.

Aşırı sağ tehlikesi de artıyor

Sadece İslami terörün bir tehdit olmadığını, aşırı sağ konusunun da Almanya’da büyük bir sorun büyük bir tehlike olduğunu ifade eden Hessen İçişleri Bakanı Peter Beuth , Hessen’da bu tehlikeye karşı önlem aldıklarını vurgulayıp sözlerini şöyle sürdürdü: “Hessen Eyaleti’nde sadece bir aşırı sağ konser oldu. Eyaletimizde bu konuda yapılan bu başarılı çalışmalar sevindirici” diye açıklamalarda bulundu. Hukuk devletinde yaşamanın zorluğuna da işaret eden Bakan Beuth, ”Birlikte yaşamak için hoşgörülü toleranslı olmak zorundasınız. Bazen istemediklerinize de katlanırsınız. Zira demokrasinin özü, herkesin fikrine saygı göstermektir. Bu nedenle demokrasi ve özgürlüğümüzü korumak için her gün mücadele etmek zorundayız” dedi.

Bakana anında cevap

Bakan Beuth kendisine yöneltilen Türkiye’de tutuklu bulunan Alman gazetecilerin serbest kalması için Türkiye’ye baskı yapılması sorusuna, ”Benim kişisel görüşüm haksız olarak Türkiye’de tutuklu olmaları” ifadelerini kullandı. Bunun üzerine söz alan Frankfurt Başkonsolosu Burak Karartı ise, Türkiye’de gazetecilerin gazetecilik faaliyetinden değil suç oluşturan terör faaliyetlerinden tutuklanıp yargılandığını savunarak,”Yargıya intikal etmiş bir konu ime yorum yapmanın doğru olmaz. Türkiye’de yargı bağımsızdır.  Son günlerde kriz yaşanan Türk Alman ilişkilerinin ise en kısa sürede tekrar iyileşeceğine inanıyorum” dedi.

Popülizm ve popülistlerin yöntemi

21’inci yüzyılın ‘cihatçılık’ ve ‘selefilik’ gibi sorunlu yeni akımlarla başladığını, popülizmin ekstremizm kadar tehlikeli olmadığını belirten Politika Bilimi Uzmanı Dr. Rudolf van Hüllen, ”Fakat bu uzun vadede demokrasi için tehdit oluşturabilir” dedi ve Popülistlerin çalışma yöntemi ile faaliyetlerini şöyle anlattı:” Liderlik karizmasına bürünen popülistler doğrudan halka hitap ediyorlar ve ‘Biz halkız’ diyerek kendilerine suni bir kimlik sağlıyorlar. Toplumu sınıflandırıp, halkın yaşamını kolaylaştırıcak faaliyetler yapıyorlar. AfD soykırıma akıllıca hafifçe dokunuyor. Tepki gördüğü yerde, ‘Yanlış anlaşıldım’ diyor, geri çekiliyor, bir müddet sonra tekrar deniyor. Popülizmle mücadele etmek için bu politik tarzı da iyi bilmek gerekiyor.”

Din ideolojik ve politikaya alet edilmemeli

Sempozyumun ikinci bölümünün konuşmacısı Giessen Justus Liebig Üniversitesi İslam Bilimleri Bölümü’nden Prof. Dr.Yaşar Sarıkaya’da Din adamlarının fanatikleşmesini önlemek için birlikte çalışmalar yapılmasını önerdi. Prof. Sarıkaya, dinin siyasetten ayırt edilmesini belirterek şunları söyledi: “Şiddet sadece dini değil bir çok şeye etki eder. Din ile şiddet arasında kaçınılmaz bir bağın varlığından söz etmek yerine, dinin yanlış yorumlanmasından kaynaklanan bir olgu olduğu sebebi daha isabetlidir. Dinin yanlış yorumlanması için eğitim ve dini bilgi veren kurumlar önemlidir. Bunların seçimine dikkat edilmeli. Dini temel kavramları ideolojik ve politik amaçlara kesinlikle alet etmemeliyiz”.  İsa DEVEÇEKEN/ FRANKFURT

Exit mobile version