Site icon DieHaber.Com

TOKA

Hüseyin Ocar

Ankara’ya dönme planlarɪ vardɪ.

Ìki ҫocuklarɪ ile birlikte danɪşmaya gelerek uzun süren bir görüşme yapmɪşlardɪ.

Kafalarɪnda bir sürü soru ve özellikle ҫocuklarɪnɪn eĝitimi ve geri döndüklerinde karşɪlaşabilecekleri sorunlarɪ detaylɪ görüşmüştük.

Görüşmenin ardɪndan masama geҫtiĝimde yerde bir toka olduĝunu görüp arkalarɪndan yetişmeye ҫalɪşmɪştɪm ama gitmişlerdi.

Pembe renkli lastikli tokayɪ alɪp, bir gün tekrar sahibine verebilmek umudu ile, kapɪnɪn hemen girişindeki dolabɪn üstünde duran eski bir Olympia Daktilo’sunun üstüne yerleştirmiştim.

Ҫok da yakɪştɪ oraya. 

On beş yɪldɪr büronun ayrɪlmaz bir aksesuarɪ oldu zaman iҫinde.

Hep aynɪ yerde.

Hafta iҫi bürodan ayrɪlɪp geri geldiĝimde on beş yɪl önce gördüĝüm anne ve babayɪ karşɪmda buldum. 

Meslektaşɪm aramış beni, ama her zamanki gibi duymamɪşɪm gene!

Şaşkɪnlɪk iҫerisinde bir şeyler söylemeye ҫalɪştɪm. 

Babanɪn yüzünde maske, güler yüzü ile bana doĝru gelerek selamlaştɪk.

Eşi ile de hɪzlɪca selamlaşɪrken, gözüm maskede ve aklɪmdan geҫenler.

Büroya geҫerek oturuyoruz.

Hastayɪm diyor bana bakarak, “ama iyileşiyorum ne olur ne olmaz hakkɪnɪ helal et diye geldim“

“Ìyileşecek“ diyor eşi umut dolu, “ iyileşecek“.

Uzun bir sohbetden sonra ayrɪlɪk vakti.

Helal olsun diyorum ayrɪlɪrken… Helal olsun.

Daktiolunun üzerindeki tokayɪ alarak anneye uzatɪyorum.

Benim kɪzɪmɪn diyor şaşkɪn bir ifadeyle.

Teşekkür ediyor. 

Kɪzɪma vereceĝim diyor dolan gözleri ile.

Kɪzɪnɪn yüzünü annede görüyorum.

Ben de mutlu oluyorum.

Ve biliyorum ki bu emanet umudun adɪ olarak takɪlacak gene saҫlara.

Exit mobile version