Tanıyıp tanımadığımızın da bir önemi yok aslında.
Genellikle kimler olduğunu da bilmeyiz. Ama bir haber ya da paylaşımda karşımıza çıkan başarı öyküleri ilgimizi çeker.
Okuruz, anlatırız, paylaşırız.
Seviniriz çünkü ortak paydamıza katkı sunarlar, ön yargıların yok olmasına vesile olurlar, birlikte hareket edebilme becerisini geliştirirler.
Ve elbet üstlendikleri görevler, sorumlulukları ile de karar verme mercilerinde etkili olurlar.
Koblenz ve çevresinde de yukarıda paylaştığım başarı profilini yakalamış onlarca örnek vermek mümkün.
Avukat arkadaşlar, başarılı doktorlar, işverenler, eğitimciler, sağlık çalışanları, sanatçılar ve değişik meslek gruplarından göçmen kökenli insanlar.
Etkili olabilmek aynı zamanda örgütlü olabilmekten de geçer.
Ortaya çıkan değerleri bir potada eritebilme durumunda, bunun ortaya çıkaracağı enerjiyi bir düşünelim hep birlikte.
“İçinden geldiğimiz topluma karşı hepimizin sorumlulukları vardır” söylemini sıkça dillendiririm.
Herkes yapabildiği ölçüde bunu hissetmeli bence.
Başarılı öykülere sahip çıkarak, yeni öykülerin ortaya çıkmasını sağlayacağız.
Bunun yolu da sürekli çalışma ve birliktelikten geçer.
Bu mümkün mü?
Elbette.
Koblenz bu konuda güzel bir örnek.
Göçün 60. yılında anlatılacak öykülerde görüşmek üzere.