Site icon DieHaber.Com

İşte ‘Almanca’daki’ Türkçe kelimeler

YAKLAŞIK 200 bin kelimeden oluşan Almanca diline, birçok Türkçe kökenli kelime de iyice yerleşti. Bunlar, “Harem”, “Rakı”, “Hamam” veya “Sultan” gibi tipik Türkçe olan kelimeler. Ancak Türkçe kökenli olup da Almancalaştırılan kelimeler de var. Yapılan araştırmalara göre doğrudan 158 kelime, Türkçe’den alınıp Almanca’ya kazandırılmış.

“Gulasch” ve “Horde”

Bunların arasında çok kullanılan kelimeler var. Örneğin her Alman’ın bildiği “Gulasch”, doğrudan Türkçe’den “Kul Aşı”ndan alınma. Bunun yanı sıra “Kaffee” de Türkçe’den alındığı gibi, “Dolmetscher” veya “Horde” de yine dilimizden. Mesela “Hurra” da yine Türkçe’den. Osmanlı’nın Viyana kuşatması sırasında askerlerin “Vur Ha” demesi, Almanca’ya “Hurra” diye yerleşmiş.

İŞTE BAZI ÖRNEKLER

Diwan (Divan): 19. yüzyıldan alınma. “Kanepe” ya da daha eski anlamında “Daire, meclis” veya “Şiirlerin toplandığı eser”. Almanca’da daha çok “Kanepe-koltuk” ve “Şiirlerden oluşan eser” anlamında kullanılıyor.

Dolmetscher (Dilmaç):
18. yüzyıldan. Tercüman anlamında kullanılıyor.

Gulasch (Kul Aşı): Osmanlı Ordusu’nda düşük rütbeli askerler, hizmetliler için verilen yemek, “Kul Aşı” olarak biliniyor. Orduda subaylara hazırlanan yemekten artan et, patates ve sebzeden yapılan yemek, Almanca’ya “Gulasch” olarak girdi.

Heckmeck (Ekmek): Bu kelime, 1. Dünya Savası sırasında türedi. Türk ve Alman askerler aynı safta savaştıkları için, esir düştüklerinde de birlikte oldular. İngiliz veya Rus gardiyanlar geldiğinde Türkler’in “Ekmek ekmek” diye bağırmasını Alman silah arkadaşları bir süre sonra, “Bugün yine neden ‘Heckmeck’ yapıyorsunuz” diye yorumladı. Sonunda “Heckmeck”, birkaç kişinin koordinesiz şekilde bağırması ve el-kol hareketi yapması anlamında kullanılmaya başlandı.

Horde (Ordu): Türkçe “Ordu”dan gelen “Horde” kelimesi, halen Almanca’da düzensiz bir grup kalabalık anlamına geliyor.

Hurra (Vur ha): Osmanlı’nın Viyana kuşatması sırasında askerlerin saldırı anında, “Vur haaa” diye bağırması, zamanla Almanlar arasında “Hurra” diye bir zafer nidasına dönüştü.

Joghurt (Yoğurt): 17. yüzyılın sonunda neredeyse tüm dünya dillerine girdiği gibi, Almanya’da da kullanılmaya başlandı.

Kaffee (Kahve): Kahve de, aslında Arapça kökenli olsa da, Almanların Türkçe’den alıntı yaptığı ünlü kelimelerden biri. 17. yüzyıldan beri kullanılıyor.

Kaviar (Havyar): 17. yüzyılda Türkçe’den alındı.

Kiosk (Köşe): “Koesk” kelimesinden türedi. Almanya’ya aslında Fransızca üzerinden geldi. Fransızlar, İstanbul’daki köşe evlerin satış yeri olarak çok uygun olacağını görünce, “Koesk” (Köşe) kelimesini alıp “satış yeri” anlamında kullandı. Sonunda da “Kiosk”, yani büfe oldu.

Schabracke (Çaprak): At eyerinin altına örtülen koruyucu örtü. Seromonilerde veya gezilerde kullanılır. Satılmak istenen atların üzerine örtüldüğü için, atın gerçek durumunu göstermezdi. Sonunda “Çaprak”, yani “Schabracke” dışa doğru parlayan, ancak dikkatli bakıldığında çok kötü durumda olan bir şey anlamında kullanılmaya başlandı.

Turban (Tülbent): 17. yüzyıldan alındı.

Exit mobile version