Beşiktaş-Galatasaray derbisinde bir çoğumuz acaba nasıl bir derbi olacak düşünmüşüzdür. Önceki derbiler gibi keyifsiz, temposuz, gol pozisyonu kısır bir maç mı olur diye kaygımız olmuştur.
Eleştirmek en kolayı
Galatasaray ligde lider, Beşiktaş ise Şampionlar Ligi’nde üst tura çıkmış ama ligde aynı başarıyı gösteremiyor diye eleştiriler olmuştur.
Sonuç Beşiktaş lehine oldu. Özellikle ikinci yarı mükemmel bir oyun sergilediler. Şampiyonlar Ligi’ndeki performansı lige yansıttılar.
En önemlisi futbolcular sahada oynadıkları oyundan keyif almalarıydı. Şimdi ne demek lazım, Beşiktaş kafasındaki planı stratejiyi uyguladığı için mi kazandı, yoksa Galatasaray yanlış bir strateji uyguladığı için mi kaybetti.
Her iki düşüncede doğru ama ilk 45 dakika Galatasaray kötü oynamadı. Hatta gol pozisyona girdi fakat değerlendiremedi. Maçın kırılma noktası Muslera’nın o hatası oldu.
Bu sonuçtan dolayı sorun haline gelen Tudor iyice hedef adamı oldu. Kazılan kuyular iyice derinleşti ve muhaliflere koz verdi.
Galatasaray’da, Fenerbahçe gibi devre arasınsa kadar puan kaybetmemeli. Devre arası kampına moralli gitmesi şart. Tudor’u göndermek bana göre büyük hata olur. Tudor’u eleştirecekleri yerine Galatasaraylı futbolcular yöneticiler taraftarlar ve yazarlar adamı anlamaya çalışsınlar.
Ben hep söylüyorum bir bakış açısını değiştir, iki empati yap, yani kendini onun yerine koy, üç sorunun değil çözümün parçası ol.
Israrla anlatılanı anlamamak için bir çaba var bizlerde. İş yapan insan yanlış yapar, önemli olan yanlışı düzeltebilmek ve bunun için çareler aramak.
Bizler ülke futbolumuzu sonuçlara göre değerlendiriyoruz. Daha doğrusu % 90 eleştiriyoruz, bilenimiz çok ama elini taşın altına koyan katkı sağlayan çok az.
Önceki bir yazımda değinmiştim eleştirmek kolayımıza geliyor.
Çözüm aramak düşünmek adamı yorar değil mi arkadaşlar!!!