Site icon DieHaber.Com

"Dinlerin ortak noktası, dinlerin parçaları değil birleştirici olmasıdır"

Akılda tutulması gerekenin, dinlerin geleneği muhafaza etmedikleri, aksine onu revize ettikleri ve yeni değerler koymak suretiyle modernleştirici ve dönüştürücü bir özellik sergilediklerini vurgulayan Prof. Dr. Düzgün, çok sayıda Alman öğrencilerinde arasında olduğu üniversiteli Türklerin dinlediği konferansta sözlerini şöyle sürdürdü: ”Dinler indikleri toplumun değerlerini muhafaza edeceklerseydi, yeni bir din göndermenin ne anlamı olurdu? Aynı soru, dinin işlevini tespit bağlamında, içinde yaşadığımız çağdaş toplum için de geçerlidir. Allah var olduğu için biz inanıyoruz”.

Ahlaklı davranış

Ahlaklı davranışın öncelikle o davranışın sahibini inşa eden bir iç yasaya sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, ”İnsanların karakterleri sürekli olarak yaşamımıza baskın kıldığımız eylemler tarafından şekillendirilir ve nihayetinde bu karakter insanın mahiyetini oluşturur. Karakter de insanın artık kaçıp kurtulamayacağı bir kaderi haline gelir. Ahlaki bir eylem, iyilik yapmanın, insanda yerleşik, mutlak, kayıtsız bir özellik (meleke) haline gelmesiyle ortaya çıkan eylemdir ve evrensel bir karakteri vardır. Ahlak, değerler üzerinde kararlılık ve sebattır. İyiyi her yer ve zamanda, herkes için iyi bilme; kötüyü her yer ve zamanda, herkes için kötü bilme kararlılığıdır” diye konuştu.

Akıldan mı vahiyden mi ?

“Ahlakla ilgili tartışılan meselelerden biri de ahlakın içeriği ve ahlaklı davranmaya iten motivasyonun ne olduğudur” diyerek, Ahlak içeriğini akıldan mı alır vahiyden mi? sorusunu yönelten Prof. Düzgün yanıtını ise “Din ve ahlak arasında içerik açısından bir özdeşlik bulunur. İnsanın iyiyi yapmaya yönelmesiyle ortaya çıkan değer erdemliktir. Bireyin kendi tutum ve eylemlerini değerlendirme yetisi olarak vicdan insanın fıtratına gömülüdür. Yaşamda takip edilmesi gereken ilkeler dinin buyurdukları, ahlakın ve aklın da buyurduklarıdır. Aralarında zerrece fark yoktur” dedi.

Erdemli davranış seçmek

İnsanlar üzerinde din motivasyonu nasıl sağlar? sorusuna ise Prof. Dr. Düzgün “İlk olarak, zor zamanlarda erdemli davranışı seçmenin ve bu yönde adil bir irade kullanmanın ödüllendirileceğine olan inanç, insanı ahlaklı davranmaya sevk eder. Ya da iyi olmayan bir davranışın tercih edilmesinin cezalandırılacak olması da o eylemin terk edilmesinde motive edici güç olarak iş görür. Kısaca bu, ödül ve cezanın yarattığı motivasyondur. Her şeyin bir yasası olduğu gibi bu da ahlakın yasasıdır. İkinci olarak da insanın yapıp ettiklerinin karşılığını eksiksiz mutlaka göreceği inancıdır. Üçüncü olarak, din insanlar arasında yarattığı ‘birliktelik’ fikri ile güçlü bir ahlaki motivasyon sağlar” dedi.
Dinin motive gücü Ahlaki eyleme yönlendirmede dinin motive edici rolü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Düzgün “Ahlaken talep edilen ‘iyi’ ve kaçınılması istenen ‘kötü’, kişiler arası ilişkileri aşan birkaraktere sahiptir. Kur’an her ne zaman ideal insandan bahsetsede onun hayatın kaynağı ve devam ettiricisi olan Allah’a inanan biri oluşunu öne çıkarır ve böylece ahlaki eyleme derin bir boyut katar. Bu derinlik, insanın iyi olduğunu bildiğini yapmasını, kötü olarak bildiğinden de uzak durmasını sağlayan motive edici güçtür” ifadelerini bildirdi. İsa DEVEÇEKEN/ GİESSEN

Exit mobile version